Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Sayfalar

21 Eylül 2022 Çarşamba

BAKIN KEÇİ NASIL AYETLERİ YEMİŞ İBRETLE OKUYUN

 



BAKIN KEÇİ NASIL AYETLERİ YEMİŞ İBRETLE OKUYUN
Aişe (r.anha) şöyle demiştir:“Andolsun ki recm etme ayeti ve yetişkin kişiyi on defa emzirme (sebebi ile nikahlamanın haramlığı) ayeti indi. Andolsun ki bu ayetler tahtımın (karyolamın) altında bir yaprakta (yazılı) idi. Rasûlullah (s.a.v.) vefat edip biz O’nun ölümü ile meşgul olunca, evde beslenen evcil bir hayvan (koyun veya keçi), girip o yaprağı yedi.” [İbn Mâce, Nikâh, 36, Hadis no: 1944; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 5/131, 132, 183, 6/269]
Sayın okurlarım okudunuz değil mi? Aman Allahım nasıl büyük iftira nasıl aymazlık. Ayetler gökten kağıt olarak indi peygamberimiz okumadan zalim keçi kağıdı yedi.Gülün ağlanacak halimize. Her inen ayeti peygamberimiz hafızasında saklıyordu. İşte bunu ispat eden ayet.
AYET:(Ala-6)’’ Sana Kuran'ı Biz okutacağız ve asla unutmayacaksın’’
Peki bu ayeti ne yapacağız. Allah(cc) asla unutmayacaksın diyor. Bunlar diyor ki kağıdı keçi yedi. Dolayısıyla ayet kayboldu Peygamberimiz de unuttu. Kargalar bile güler
Peki şu ayet ne oluyor.
AYET: (Hıcr suresi, 9) “Şüphesiz Kur'an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.”
Allah(cc) buyuruyor ki Kuran-ı biz indirdik onu biz koruyacağız diyor. Onlar diyor ki. Yok canım Allah kuranı koruyamadı keçiye yedirdi.Aman Allahım.
Peki yukarıdaki ayeti tekrar edersek
AYET:(Enam.38)”Biz bu kitapta herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık nede fazla bıraktık”
Biz Kuranda hiçbir şeyi ne eksik ne de fazla bıraktık buyuruyor Rabbim onlar ne diyor yok canım recm etmeyi eksik bıraktı aman Allahım aman
Evet sayın okurlarım acı ama gerçek budur. Kuranın ayetlerini değiştiremeyenler böyle hilelerle islama büyük zarar vermişler halada vermeye devam ediyorlar. Allah(cc) recm cezası vermediği halde recm cezası var diyenler. Boşanma için iddet bekleme gerekir, iki şahit gerekir dediği halde şahitsiz. İddetsiz bir kerede 3 defa boş dersen karın boş olur diyenler. Ki bu boşanma konusuna ayrıca değineceğim inşaallah bundan sonraki konum boşanmayla ilgili olacak ayrıntılı bilgi verecem inşaallah.Mirasta vasiyetten ve borçlar ödendikten sonra kadına 1 erkeğe hisse dendiği halde vasiyyeti ve borçları ayetlerini atlayıp kadınların mallarına el koyanlar bunlar.
Sayın okurum Allah aşkına tabuları kır.Sözü kimin söylediğine değil; doğrumu söylediğine bak. Onların ayağının tozu olamayız doğru ama onlar benden, sizden üstün olabilirler. Fakat Kuran dan damı üstünler.Onları eleştirmeyelim diye siz Kurandan anlamazsınız. O ayetler müteşabih Allahtan başka veya bizden başka kimse anlamaz diye önümüzü kapattılar. Papazlar gibi. müteşabih konusunuda ayrıca inceliyeceğiz inşaallah.
Kardeşlerim amacımız müslimanların kafasını karıştırmak, fitne üretmek değil. Amacımız yüzyıllardır. İslama sürülen lekeleri temizleyebilmektir. Aman eleştirilirim, aman bana ne, aman kafirlikle suçlanırım ,aman ayıp olur. Aman öyle aman böyle bu güne kadar gerçekler gizlenmiştir. Artık bilginin neredeyse sonsuz olduğu çağdayız. Bir tuşa basarak milyonlarca cilt kitaptan istediğimiz bilgiyi anında istediğimiz dilde alabiliyoruz. Her zaman dediğim gibi. Bu günün gençleri eski alimlerden çok daha bilgilidir.Tabi bizden de, İSLAM GÜNEŞİ DOĞUYOR BU SANCILAR DOĞUM SANCILARIDIR. 21. YÜZYIL İSLAMIN OLACAKTIR İNŞAALLAH.

HZ ÖMERE ATILAN İFTİRA

 




HZ ÖMERE ATILAN İFTİRABu ayetin hükmünü Hz.ömerin şu sözü kaldırıyor; diyorlar.Abdullah B. Abbas Hz Ömerin minberde şöyle dediğini iddia etmiştir.” İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)anlatıyor:"Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:"Allah Teâla Hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum:Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: 'Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz.' (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla sübut bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: 'Ömer Allah Teâla'nın kitabına ilâvede bulundu.' demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım." [Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, ( 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418).]
Aman Allahım baştan sona felaket.Din düşmanlarına tam malzeme; Başta şu ayeti inkar var.
AYET:(Enam.38)”Biz bu kitapta herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık nede fazla bıraktık” Allah(cc) biz Kuranda hiçbir şeyi eksik bırakmadık buyuruyor.
Bunlar Hz Ömeri kullanarak diyorlar ki hayır eksik bırakıldı. Recm kurana konmadı. ki buda yanlış Kuranda recm ayetleri var ama onların istediği gibi değil. müslümanın müslümanı taşlıyarak öldürmesi değil
kafirlerin peygamberlere ve müslümanlara taşlarız sizi tehdid olarak var

ZİNA YAPANLAR HAKKINDAKİ AYETLER.

 


ZİNA YAPANLAR HAKKINDAKİ AYETLER.

Şimdi zina yapanların cezasının ne olduğunu bildiren şu ayete bakalım.
AYET:(Nur.2)”Zina eden erkek ve zina eden kadından her birine yüz sopa vurun. Allaha ve Ahiret gününe inanıyorsanız.Allahın indinde ona acıyacağınız tutmasın(sayıyı mutlaka yüz yapın.)Müminlerden bir kısmı da cezaya şahitlik yapsın.”Şimdi bu ayette recm cezası yok değil mi? Peki evli bekar ayırımı var mı? O da yok. Peki kadın erkek ayrımı var mı? O da yok, yok ama bizimkiler Allahın vermediği cezayı verecekler. Kafaya koydular.
İşte başka bir ayet.
AYET:( Nisa-15)’’ Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin.Eğer şahitlik ederlerse, o
kadınları ölüm alıp götürünceye kadar, yahut Allah onlara bir yol gösterinceye kadar evlerde hapsedin.’’
Bu ayette bir kadının zina ettiğine dair 4 kişi şahitlik ederse ancak o zaman ömür boyu hapis verilir nerede ev de hapsedilir. Hani nerede recm edip öldürme nerede? Yok.
Sayın okurlarım Nur suresi 2. ayette eğer bir kadın ile erkek zina ederse onlara 100 er değnek vurun. Örnek olması için toplumun içinde döğün . Zina kadını 4 kişi gördüyse yani alenen fuhuş yapıyor ise yani … kadın oldu ise ömür boyu hapsedin. Bundan başkla mana çıkar mı?
Allah(CC) aşkına

KURANIN HÜKMÜNÜ VE LAFZINI HİÇ KİMSE DEĞİŞTİREMEZ

 




KURANIN HÜKMÜNÜ VE LAFZINI HİÇ KİMSE DEĞİŞTİREMEZİşte bu konuda ki ayetler.
AYET: (Hicr.9)”Kuran-ı biz indirdik onun koruyucusu da biziz biz.” Buyurarak Kuran-ı kerimi kendi muhafazası altına almıştır. Üstelik bakın nasıl meydan okumaktadır.
AYET: (İsra.88)”De ki bunun gibi bir kitap meydana getirmek için yeryüzündeki geçmiş ve gelecek bütün insanlar ve cinler bir araya gelse ve birbirlerine destek olsa onun(Kuranın)bir benzerini meydana getiremezler. ”Bu konu ile ilgili bakınız.
AYET:(Kasas.49)’ (Resûlüm!) De ki: Eğer doğru sözlüler iseniz, Allah katından bu ikisinden (bana ve Musa’ya inen kitaplardan) daha doğru bir kitap getirin de ben ona uyayım!’
AYET: (Hud.13)’’ Yoksa Onu (Kur’an’ı) kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eğer doğru iseniz Allah’tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sure getirin.’’
AYET: (Bakara.23)’’ Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sure getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah’tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın.’’

HÜKMÜ KALDIRILAN TEVRATTIR- İNCİLDİR

 


HÜKMÜ KALDIRILAN TEVRATTIR- İNCİLDİR
NESH CAİZDİR VE VARDIR
Allah(cc) Kuran-ı Kerimi indirinceye kadar eski sayfaları ve kitapların hükmünü kaldırmıştır. Ve nesh olunmayan ve değiştirilmeyen ve kıyamete kadar baki olacak olan Kuran-ı Kerimi indirmiştir. Allah(cc) ıo sahife Adem(as)a indirmiş ve bunun hükmünü Şit(as) gönderdiği 50 sahife ile nesh etmiş. Sonra İdris(as) gönderdiği 30 sahife ile nesh etmiş daha sonra sırasıyla İbrahim /as)ın 10 sahifesini, Davut(as) gönderdiği Zebur’la, daha sonra bu kitabı Musa (as) gönderdiği Tevrat’la ve İsa (as) gönderdiği İncille değiştirmiş. Ve en son olarak kıyamete kadar hükmü sürecek olan Kuran-ı kerimi indirmiş ve önceki kitap ve sahifelerin tamamının hükmünü kaldırmıştır. 
Yahudilerin kızmalarına sebep şu ayetlerdir.
AYET:(Nisa.160-161)”Yahudilerin zulümleri onların birçoğunu Allah yolundan alıkoymaları, nehy edilmelerine rağmen faiz almaları, halkın malını haksız yere yemeleri sebebiyledir ki. Biz kendilerine helal kılınan temiz ve güzel şeyleri onlara haram kıldık” Bu ayetten de açıkça anlaşılacağı gibi yukarıdaki (Nahl.101)in bahsettiği nesih Tevrat’la ilgilidir. İşte Yahudiler buna çok kızmışlar ve peygamberimize iftira atıyorsun demişlerdir. Kuran ayetleri arasında nesh edilmiş ayet vardır diye iddia edenlerin delil olarak kullandığı bir ayette şudur.
AYET:(Ala.6-7)”Biz seni okutacağız da asla unutmayacaksın. Ancak Allah’ın dilediği müstesna.” Bu ayette bize Kuran-ı kerimde nesh ayet olduğunu göstermez. Çünkü Allah(cc) ve peygamberimiz(sav) arasında sadece vahiy yoktur. Ayetlerden başka bildirdiği hadisi kutsiler vardır. Kaldı ki diyelim ki unutturdu o zaman unutulan şey Kuranda nasıl olur. Bunu açıklayabilirler mi acaba. Şimdi Kuranda nesih ve mensuh ayetler vardır diyenlerin nasih ve mensuh olarak kabul ettiği ayetleri inceleyelim. Onlar içki hakkındaki son indirilen ayetin önceki iki ayeti nesh ettiğini iddia ediyorlar bakalım doğrumu söylüyorlar. İçki hakkında inen ilk ayet şudur.
AYET: (Bakara.219”Sana şarap ve kumar hakkında soru sorarlar deki Her ikisinde de büyük bir günah(zarar) ve insanlar için bazı faydalar vardır. Ancak Her ikisinde de günahı(zarar) faydasından büyüktür.” Bu ayette içki içebilirsiniz hükmü var mıdır? Allah aşkına aksine günah ve zararlı olduğu bildirilmiyor mu? Bir şeyin az bir faydası olması onun günah ve zararlı olmasına engel değildir. Bir şeyin zararı faydasından çoksa o şey terkedilir. Haram kılınır. Haramların tamamında bazı faydalar vardır. Ancak bunların az bir faydası var diyerek helal mı? Kabul edeceğiz. Allah(cc) kuranı 23 senede peyderpey indirmesinin hikmetleri vardır. İslam’ın ilk yıllarında müminleri İslam’a ısındırmak için ilk inen ayetler itikat ve akaid inanç ve iman konusunda olmuştur. Bunun böyle olmasının elbette birçok sebebi vardır ancak iki sebep önemlidir. İslam’a yeni girmiş birine önce iman ve itikat öğretilmiş. İslam’a ısınmaları sağlanmıştır. Yeni Müslümana namaz kıl, oruç tut, zekat ver, içki içme demek doğru değildir. Nitekim haram ve helallerin ve ibadetlerin tamamı sonraları indirilmiştir. Yoksa ilk yıllardaki ayetler başka; sonraki yıllardaki ayetler başka değildir. Kaldı ki Allah(cc)
AYET: (Bakara.285)”Allah hiç kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemez.” İçki hakkındaki ikinci ayete gelince
AYET:(Nisa-43)”Ey iman edenler siz sarhoş iken de söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken de yolcu olan müstesna gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın”
ALLAH(CC) BİZ BİRBİRİNE UYUMLU AYET İNDİRİRİZ BUYURUYOR
Artık hiç kimse Kuran-ı kerimin lafzına ve hükmüne kıyamete kadar dokunamayacaktır. Bunda bütün alimler görüş birliği içindedir. Alimlerin görüş birliği içinde olmadıkları konu. 23 senede vahyi tamamlanan Kuran-ı kerimin bazı ayetleri bazı ayetlerini nesh etmiş midir? Başka bir ifadeyle sonradan gelen ayetler önceden gelen ayetlerin hükmünü kaldırmış mıdır? Kuran-ı kerimde nesh olduğunu iddia eden alimler şu ayeti gerekçe göstermektedirler.
AYET:(Bakara.106)” Biz bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak mutlaka daha iyisini veya benzerini getiriririz.” Şimdi bu ayeti dikkatle inceleyelim. Unutturmak ne anlama gelir? Tamamen beyinlerden, yazılardan silinmesi anlamına gelmez mi? Halbuki nesh edildiği iddia edilen ayetler 1400 senedir hala Kuran-ı kerimde durmuyor mu? Böyle unutturma olabilir mi? Ama eski sahife ve kitaplar unutturulmuştur. Bugün Kuran-ı kerimden başka hiçbir kutsal kitabın ne aslı ne lafzı hiçbiri yoktur. İşte unutturulma budur. Allah(cc) Daha önce indirdiği kitapları kaldırmış ve unutturmuş yerine Kuran-ı kerimi koymuştur. Bu ayette Kuran-ı kerimin içindeki ayetlerin nesh edildiğine dair bir işaret yoktur. Gelelim kuranda nesh vardır diyenlerin delil olarak sunduğu ikinci
 AYET:(Nahl101)”Biz bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman ki Allah neyi bildireceğini çok iyi bilir. Sen apaçık bir iftiracısın dediler. Hayır onların çoğu bilmezler.” Başta şunu belirtelim ki bu ayetin iniş sebebi Tevrat’taki ayetlerin nesh olması ile ilgilidir. Tevrat’a inanan Yahudiler Tevrat’ta böyle bir şey yoktu; buda nereden çıktı; sen Allah’ın indirdiği Tevrat’ı değiştiriyorsun. Tevrat’ta olmayan şeyleri söylüyorsun; diyerek peygamberimize baskı yapıyorlardı. İşte bu nedenle bu ayet inmiştir. Kuran-ı kerimin ayetleri arasında tutarsızlık olsa ayetlerden biri diğerini nesh etse hiç kızarlar mıydı? Aksine sevinirlerdi ve koz olarak kullanırlardı öyle değil mi?

NESH-MENSUH NE DEMEKTİR

 




NESH: Kaldırmak, hükümsüz kılmak, iptal etmek, bir şeyin yerine başka bir şey koymak gibi anlamlara gelir. Dini literatürde ise nesh şeri bir delil ile sabit şeri bir hükmün daha sonra gelen yani bir şeri delille kaldırılmasıdır. Kendinden önceki hükmü kaldıran delile NASİH; Kaldırılan delile ise

MENSUH denilmektedir. Neshin caiz olup olmadığı ve vukuu konusunda İslam alimleri arasında değişik görüşler vardır.

11 Ağustos 2020 Salı

KURAN-I KERİMDE RECM (TAŞLAYARAK ÖLDÜRME) AYETLERİ MÜSLÜMANIN MÜSLÜMANI TAŞLAYARAK ÖLDÜRMESİ DEĞİL KAFİRLERİN MÜSLÜMANLARI TAŞLAYARAK ÖLDÜRMESİ TEHTİDİ HAKKINDADIR. İŞTE O AYETLER

 





KURAN-I KERİMDE ZİNA EDENLER TAŞLANARAK ÖLDÜRÜLÜR HÜKMÜ VARDIR
.?Kıymetli okuyucularım sizlerden gelen soruları elimden geldiği kadar cevaplamaya çalışıyorum. Ben isterdim ki ele aldığımız konuda soru cevap yapalım. Ama o kadar acil cevap istediğiniz konu var ki çoğunluk önem sırasına göre cevaplamak zorunda kalıyorum. Recm ve nesh konusunda da o kadar ihtilaf var ki bu konuyu işlemek zorunda kaldım. Her konuda sorularınızı ve katkılarınızı sürdürün lütfen.
KURAN-I KERİMDE RECM AYETLERİ VARDIR.
AYET:(Hud.91)Şöyle dediler: “Ya Şuayb, senin söylediklerinin çoğunu biz anlamadık! Ve gerçekten biz, seni içimizde zayıf görüyoruz. Ve senin rahtın (sana destek olan gurubun) olmasaydı mutlaka seni taşlardık. Ve sen, bize karşı üstün değilsin.”)
AYET:(Yasin-18)’’Dediler ki: “Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur.”
Bu iki ayet Kuran-ı kerimde recm ayeti olduğuna açık delildir. Bu sözü Hz Ömer söylemedi iftira atıyorlar da hadi diyelim ki söyledi. Orda biz o ayeti ezberledik anladık diyor; yani çoğul kullanıyor.Madem ki başkaları da biliyordu onlar niçin söylemediler evet Hz Ömer vahiy katibi idi. Ama ondan başka vahiy katipleri vardı.(hz Ebu Bekir, Osman B. Affan ,Ali B.Ebu talib, Zübeyr, B. Ubeyy, Zeyd ,Muhammet B. Seleme) Bunlarda vahiy katibi idi bunlarında tasdik etmesi gerekmez miydi? Yok ne tasdik, ne inkar, hiçbir şey yok. Çünkü Hz .Ömerin böyle bir sözü yok. Kaldı ki kendisi vahiy katibi olan bir insan bunu Kurana eklemez miydi hadi diyelim eklemedi öteki vahiy katipleri eklemezmiydi. yok, yok ,yok ,neresinden bakarsanız bakın sakat.Bir de demezler mi ki Hz Ömer hutbede bunu söyledi kimsede itiraz etmedi. Gülmek mi lazım ağlamak mı?. Peki tastikleyen varmı yok. Böyle bir konuşma yok ki destekleyen veya karşı çıkan olsun. Eğer Cuma günü hutbede okuduysa bunu halife Ömer niçin ibni abbastan başka kimse anlatmadı . Öyle ya halife Cuma günü hutbeye çıkıyor. Hayati bir konu anlatıyor ama kimse çıkıpta konuyu anlatmıyor. Nasıl oluyor bu
Sayın okurlarım dikkatli okursanız bu hadisi minareyi çalıp kılıf hazırlama kokusu alırsınız. Hoş onu da beceremediler ya korkarım ki diyor.recmi uygulamayacaklar. Aman Allahım böyle korkunç bir iftira yüzünden yüzyıllardır müslümanların boyunlarını büktüler.Kafirlerin bizimle alay etmelerine sebep oldular. Hz Ebubekir Hz Osman onlarda vahiy katibi neden onlardan haber yok.Peygamberimizin recm cezasını 4 kez uyguladığını söylüyorlar. Ama ne önemi var Kurana dil uzatanlar Peygamberimize haydi haydi dil uzatır.
KURAN-I KERİMDE RECM (TAŞLAYARAK ÖLDÜRME) AYETLERİ MÜSLÜMANIN MÜSLÜMANI TAŞLAYARAK ÖLDÜRMESİ DEĞİL KAFİRLERİN MÜSLÜMANLARI TAŞLAYARAK ÖLDÜRMESİ TEHTİDİ HAKKINDADIR. İŞTE O AYETLER
Hud suresi (91. AYET) ‘’Dediler ki: Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve içimizde seni cidden zayıf (âciz) görüyoruz! Eğer kabilen olmasa, seni mutlaka taşlayarak öldürürüz. Sen bizden üstün değilsin.’’
Bu ayette görüldüğü gibi Şuayp(as)ın kafir olan kavmi onu ve ona inananları recm atmekle tehdit etmektedirler. Bu ayetten Müslüman zina yaptığı zaman Müslümanlar tarafından recm ediler manası çıkar mı? Allah aşkına gelelim 2. ayete
AYET:( Yasin Suresi 18) ‘’ (Bunun üzerine onlar:) Doğrusu siz bize uğursuz geldiniz. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlarız. Ve bizden size mutlaka fena bir kötülük dokunur, dediler’’
Sayın okurlarım Allah aşkına söyleyin bana bu ayetlerde zina eden müslümanı recm edin emri var mıdır.



KURAN-I KERİME GÖRE MİRASTA KADINA 1 ERKEĞE 2 HİSSE VARDIR ANCAK VA...


KURAN-I KERİME GÖRE MİRASTA KADINA 1 ERKEĞE 2 HİSSE VARDIR ANCAK VASİYET VE BORÇTAN SONRA
Değerli hanım okuyucularım bilhassa sizin bu yazıyı dikkatle okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.Erkek İslam alimleri Kuran_ı Kerimde açıkça vasiyet edin emri olduğu halde o ayeti yok saymalarının bence ana nedeni nedir biliyor musunuz.Babalar kızlarına kızlarda babalarına düşkündür. Bu Rabbimin kuralıdır. Baba vasiyet ederken elbette yaşılılığında kendisine bakan kızlara daha fazla miras bırakacaktır. İşte bunun önüne geçmek için vasiyeti kaldırdılar ki. Kızlar babalarına yaşlılıklarında yıllarca baksın ama baba öldüğünde babanın yanına bile uğramayan erkeklere miras kalsın. Ama kızlara kalmasın. Olay budur. Elbette en doğrusunu Allah(cc) bilir.
Kıymetli okuyucularım. Ne yazık ki bazı İslam alimleri ve tefsirciler.Nisa suresi11. ayetinin Bakara suresi 180. ayetin hükmünü kaldırıldığını iddia ediyorlar. Bu en başta bu Kuran-ı kerime Allaha hakarettir. Allah(cc) hiç kıyamete kadar geçerli olan bir kitaba 3-5 sene sonra geçerliliği kalmayacak ayet koyar mı? Bu nasıl aymazlıktır. Bu nasıl vicdandır. Ayrıntıları KURAN-I KERİMDE NESH YOKTUR sitemizde bulabilirsiniz.İşte bu alimler Bakara suresi 180. ayette vasiyet etme şartının getirildiğini. Ancak bu şartın Nisa suresi 11. ayette kaldırıldığını iddia ediyorlar. Nisa suresi 11. ayete baktığımızda vasiyet kaldırılmıştır. Diye bir cümleye raslamıyoruz. Aksine Nisa suresi 11. ayetteki miras paylaşımının vasiyet ve borçlar ödendikten sonra geçerli olacağı
özellikle belirtilmiştir. (مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ)(minbeğdi
vasiyyetin yusibiha evdeynin)” buyruluyor. Bakara suresi 180 ayete baktığımızda.
AYET:(Bakara.180)”Birinize ölüm geldiği zaman eğer bir mal bırakacaksa anaya babaya yakınlara uygun bir şekilde vasiyet etmek. Allahtan korkanlar üzerine bir borçtur.”
Görüldüğü gibi ölümü yaklaşanlar için vasiyet şartı konmuştur. Bu Allahın emridir. Şimdi soruyorum size Allahın bu açık ayetini yok sayanlarla ateistlerin şu ayet yok, bu ayet yok demeleri arasında ne fark vardır. Elbette alimlerin yaptığı daha korkunç bir cinayettir. Çünkü ateistin söylediğini kimse kaaleye almaz ama İslam alimlerinin söylediği 1400 yıldır. Uygulanarak (sahabi dönemi hariç) milyarlarca kadının hakkı yenmiştir. Üstelikte İslam düşmanlarının eline islama darbe vurmak için büyük bir koz verilmiş. İslamı kadına düşman bir din olduğu algısını yaymışlardır.
Ey 1400 yıldır. Müslüman kadınların hakkının yenmesine sebep olan İslam alimleri. Bu vebalin altından nasıl kalkacaksınız. Bunun hesabını nasıl vereceksiniz.
Şimdide bu ayetin hükmünü kaldırdığı iddia edilen ayeti okuyalım.
AYET:(Nisa.11)”Allah size çocuklarınız hakkında erkeğe kadının payının iki mislini(miras) emreder. İki den fazla kadın iseler. Ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa ana babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yokta ana babası ona varis olmuş ise anasına üçte bir düşer.Eğer ölenlerin kardeşleri varsa anasına altıda bir düşer.BÜTÜN BUNLAR VASİYYETİN YERİNE GETİRİLMESİ VE BORÇLARIN ÖDENMESİNDEN SONRADIR.
(مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ)
min beğdi: sonra
vasiyyetin: vasiyet
yusi: yerine getir
bi-ha: onunla
ev: ve de
deynin: borç
Allah aşkına söyleyin bakalım bu iki ayet arasında uyuşmayan nedir. Birbirine zıt, birbirine ters olan nedir.Aksine ikinci ayet birinci ayetin tamamlayıcısıdır.izahıdır tefsiridir. açıklamasıdır.Şimdi iki ayeti birleştirip değerledirelim. Buyuruyor ki Allah(cc) birinizin malı varsa öleceği zaman vasiyet etmek üzerine borçtur. İkinci ayette de vasiyet yerine geldi. Borç varsa ödendi. Bunlardan arda kalan bu şekilde paylaştırılıyor.Yoksa vasiyet yasaklanmış değildir ve kadına vasiyet olmadan ikide bir hisse düşmez.kadına ikide bir düşmesi vasiyet yapılmış, borçlar ödenmiş. Ölen kişi herkesin payını vermiş. geriye kalan mallar bu şekilde pay edilecektir yoksa vasiyet olmadan iki erkeğe bir kadına yok böyle bir şey. Arapça bilenler incelesin bakalım.Ne diyor Kuran (min beğdi vasiyyetin)vasiyyetten (yusibihaevdeyni) borçlardan sonra tekrar ediyorum. Vasiyetten ve borçlardan sonra. Ama ne yazık ki bunu görmezden geldiler erkekler yüzyıllardır kadınların iki katını aldılar. Kadınlara zulmettiler üstelikte din düşmanlarına koz verdiler. İslam kadını hor görüyor diye.
Şimdi birde Nisa suresi12. ayeti görelim ki bu ayet 11. ayetin devamı niteliğindedir. Buna rağmen vasiyetten ve borçtan sonra cümlesi tekrar edilmiştir.işte o ayet
AYET:(Nisa.12)’’ Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kız kardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir.’’
Evet bu 3 ayeti(Bakara 180,Nisa 11 ve Nisa 12) birleştirip okuyalım. Birinize ölüm geldiğinde vasiyyet etsin vasiyyetten sonrada Nisa 11.ve 12. ayetteki gibi paylaştırılsın.
Sonraki ayette bakın Rabbimiz ne diyor.
AYET:(Nisa 13.)’’ Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.’’ Görüldüğü gibi Rabbimiz koyduğum bu sınırları kim korursa ona cenneti vereceğim. Buyuruyor.
Sayın okurlarım bu neye benziyor biliyor musunuz. Hani münafığın biri maun suresi 4. ayeti fevellüllilmusallin (Vay o namaz kılanların haline,) okuyup bak burada Allah namaz kılanların vay haline diyor. Bende bu ayetin gereğini yerine getiriyorum kılmıyorum demiş ya. 5. ayeti yok sayarak. Halbuki 5.ayette (ellezinehum ğanselatihim sahun)(Onlar namazdan gafildirler.) yani 5. ayet 4. ayetin tamamlayıcısıdır. İkisi bir okunursa mana ifade eder. Bunun bir şok örneği Kuran-ı Kerimde mevcuttur. Bazen peşpeşe olan ayetler birbirini tamamlar. Bazen başak surelerdeki ayetler birbirini tamamlar bazende aynı ayet içinde ilk cümleyi sonraki cümle tamamlar. İşte Nisa 11. ayette böyledir. Baştaki cümleleri rabbimiz saymış bu saydıklarının vasiyetten sonra olduğunu beyan etmiştir. İlk cümleleri baz alıp sonraki cümleyi kale almazsanız. Ayete yanlış mana vermiş olursunuz. Bu cümle kuruluşu Türkçemizde bol bol vardır. İşte bizim erkeklerde buna benzediler. Mirasın iki katı kadınların duydular ya cümlenin gerisini yok saydılar.
Rabbim eğer hata ediyorsam beni de affetsin. İslam alimlerinden bu yazıya karşı cevap gelirse(tutarlı ve doğru, hakaret içermeyen,mantıklı) seve seve yayınlarız ve Allahtan af okuyucularımızdan özür diler. Yazıyı kaldırırız.

İÇKİ AYETLERİ BİRBİRİNİ TAMAMLAR NESH ETMEZ




İSLAMDA İÇKİ HARAMDIR
Tabii bir hadise olan mayalanma dolayısıyla alkol ilk devirlerden itibaren biliniyor olmalıdır. Bunu Saîd b. Müseyyeb ve Yezîd b. Kâsid gibi Hz. Âdem’in cennetteki hayatına kadar götürenler bile vardır. Bunların iddiasına göre Hz. Âdem yasak meyveden Havvâ’nın verdiği içkinin etkisiyle yemiştir (Taberî, I, 74; Kurtubî, I, 306). Ancak Ebû Bekir İbnü’l-Arabî bunun aklen ve naklen hükümsüz olduğunu söyler (Aḥkâmü’l-Ḳurʾân, I, 19). Kitâb-ı Mukaddes üzümden içki yapımını Hz. Nûh dönemine kadar çıkarmaktadır (Tekvîn, 9/20-21). Efsaneye göre bağı ilk defa Hz. Âdem veya Nûh dikmiş, şeytan onu tavus, maymun, arslan, domuz gibi hayvanların kanlarıyla sulamış, içki içenler de aldığı alkolün cinsine göre bu hayvanlardan birinin karakterini kazanmıştır. Ayıntablı Aynî’nin Sâkīnâme’sinde ve Revânî Çelebi’nin İşretnâme’sinde yer verdiği bu efsane muhtemelen İsrâiliyat veya eski Hint kaynaklıdır (Özdemir, XI [1993], s. 134-160).
Mezopotamya kavimleri şarap (kurunnu [kurun]) ve bira (sikaru [Sumerce kas]) türü içkiler yapmışlardır. Hammurabi’ye ve ondan öncesine kadar götürülen bazı kanunlarda içki içmeyi ve meyhâneciliği düzenleyen maddeler bulunmaktadır (Tosun – Yalvaç, s. 26-27, 83, 195). Bu dönemlere ait bazı şiirlerde içki sunan kadın sâkiler, Câhiliye geleneğine benzer şekilde müstehcen ifadelerle tasvir edilir (Kramer, s. 254). Mezopotamya topraklarına yakın yerlerde oturan Benî Abdülkays’a Hz. Peygamber’in yasakladığı “hantem” (yeşil çömlek), “nakīr” (ağaçtan oyulmuş şarap fıçısı), “dübbâ” (su kabağı), “müzeffet” (ziftle sıvanmış) veya “mukayyer” denilen içki kapları (Buhârî, “Îmân”, 40) eski Mezopotamyalılar’ca da kullanılmış olmalıdır. Hammurabi kanunlarında bira kabı olarak yer alan ve “ziftlemek” anlamındaki “pehû”dan gelen “pihum” (Tosun – Yalvaç, s. 195) muhtemelen hadiste geçen müzeffet türü bir kaptır.
Bazı efsanelere göre şarabın ilk mûcidi İran Hükümdarı Cem veya Cemşîd’dir. Eski İran kaplarında ve bilhassa tepsilerde, tahtında oturan hükümdar ve ona içki sunan sâkilerin çokça tasvir edildiği görülmektedir. İran sarayından başka saraylarda da içki sunan görevliler vardı. Kur’an’da, Hz. Yûsuf’un Mısır’da hapiste iken rüyasını yorumladığı iki kişiden birinin hükümdarın sarayında şarap sâkisi olduğu belirtilmektedir (Yûsuf 12/41). Mısırlılar evlerinde bira türünden (henket) bir içki yapıyorlardı. Konusu meslekler olan Mısır mezar resimlerinde üzüm toplama ve şarap (irep) imalâtı da tasvir edilmiştir. Fıçılara veya anforalara konulan şaraplar özel mahzenlerde olgunlaşmaya bırakılırdı. Luka İncili’nde mecazi anlamda, kimsenin eski şarabı içtikten sonra yenisini istemeyeceği belirtilir (5/39). Aslında Kitâb-ı Mukaddes’in değişik bölümlerinde içkinin zararlarına işaret edilir. Nitekim bir yerde dolaylı olarak alkolün hamile kadına zarar verdiği bildirilmiş (Hâkimler, 13/4-6, 14), diğer bir yerde İsrâiloğulları mukaddesle bayağıyı, tâhirle murdarı birbirinden ayırt edebilmeleri için toplanma çadırına girdiklerinde içki içmemekle emrolunmuştur (Levililer, 10/8-10). Ayrıca Hz. Yahyâ müjdelenirken onun rabbin gözünde büyük olacağı, şarap ve içki içmeyeceği ifade edilir (Luka, 1/15). Ancak kitap ehli bira, şarap ve likör (Robinson, s. 291-292) türü içkilere yemeklerinde ve bazı dinî merasimlerinde yer vermişlerdir.
Arapça’da hamr kelimesi daha çok üzümden yapılan şarap için kullanılır. Hamrın birçok türü vardır. Araplar eskiliği, tazeliği, çabuk sarhoş etmesi, rengi, yapıldığı malzeme, üretildiği yer ve saklandığı kaba göre içkilere değişik adlar takmışlardır. İçkiye alışkanlık yaptığı için akâr, sarhoş ettiği için müskir denilmiştir. İçki mübtelâsı olanlara müdmin adı verilirdi. Araplar üzüm, hurma, arpa, buğday, mısır ve baldan içki üretmiş ve kullanmışlardır. Arapça’daki içkiyle alâkalı kelimelerin bir kısmı ticarî ilişkiler sonucu Farsça, Yunanca ve Süryânîce’den alınmıştır. İçkiler yapıldıkları malzemeye göre halîtân, sahbâ, sekr, kındîd, nebîz, bit‘u, cia, sükürke, mizr, fadîh gibi isimler almaktadır. Medineliler’in kullandığı fadîh, genellikle hurmanın koruk (büsr) veya olgunlaşmaya başlamışı ile (zehv) kurusu (temr) yahut hurma ile üzüm karıştırılarak yapılırdı. Mizr daha çok Yemenliler’in arpa, mısır gibi tahıllardan elde ettikleri bir içki türüydü. Araplar çok değer verdikleri kaliteli şaraba rahîḳ demişlerdir. Aynı kelime Kur’an’da cennet ehlinin içeceklerinden biri olarak geçmektedir (el-Mutaffifîn 83/25-26). Dolaylı biçimde değerli içkilerin kaplarının mühürlenmesi gibi eski bir geleneğe de işaret eden âyette cennet ehlinin mührü misk gibi güzel kokan rahîk içeceği belirtilir. Sonradan bir şey katılmaması, kalitenin korunması, zehirle suikastların önlenmesi vb. amaçlarla içinde değerli içki bulunan kapların ağızları kapatıldıktan sonra özel bir çamurla sıvanır ve mühürlenirdi. Lebîd b. Rebîa, Muʿallaḳa’sında kendisinin mührü açılmamış şarabı yüksek fiyatlara satın aldığını söyler (Hatîb et-Tebrîzî, s. 192). Sürekli göç halinde bulunan bedevîlerle uzun yol katetmek zorunda olan tüccarlar içki taşımada deriden tulumlar (zik) kullanırlardı. Araplar tehammür eden her şeyden, bu arada deve sütünden de içki imal etmişlerdir (Cevâd Ali, IV, 666).
Câhiliye devrinde Tâif gibi bağcılığın yapıldığı merkezlerde üretilmekle birlikte Suriye, Irak ve Yemen’den içki getirilir, tüccarlar panayırlarda ve yol boylarındaki konaklama yerlerinde içki satarlardı. Amr b. Külsûm’ün Muʿallaḳa’sının ilk beytinde geçen “el-Enderîn” kelimesiyle, bir görüşe göre Şam yöresinde şarabıyla meşhur bir yerden söz edilmiştir. Araplar’ın gözünde Suriye şarap diyarı idi. Irak’ta da içkisiyle tanınmış yerler vardı. Câhiliye döneminde “hammâre, hânût” veya “dikke” denilen meyhâneler, işret meclislerinin kurulduğu ve “kayne” adı verilen şarkıcı câriyelerin ud çalıp şarkı söylediği, raksettiği mekânlardı. Câhiliye şiirinin en gözde temalarından biri de içkidir, fakat hayatını meyhânelerde geçiren ve serkeşlik yapanlar Câhiliye döneminde de hoş görülmezdi. Babasından kalan mirası bu tür yerlerde tüketen Tarafe b. Abd’in Muʿallaḳa’sındaki ifadelerinden içkiye düşkünlüğü sebebiyle akrabalarının kendisini dışladığı anlaşılmaktadır. Kabile şairlerinin sarhoşken söyledikleri şiirlerin başka kabileleri öfkelendirip savaşa sebep olmasından korkulurdu. İslâmiyet’ten önce içki içmeyen ve onu haram kabul eden hanîfler vardı. Bununla birlikte bi‘setten sonra dahi içkinin haram kılınmasına kadar Arap, yahudi ve hıristiyan tüccarlar Medine’de içki satmaya devam etmişlerdir (Crone, s. 105). Bundan sonra da alışkanlıklarını bırakamayıp gizlice içki kullanan (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 45) veya açıktan içip kendilerine had uygulanan kimseler olmuştur (İbn Şebbe, III, 731-733).
Emevîler döneminde refah seviyesinin yükselmesi ve farklı kültürlerin tesiriyle içki kullanımı yaygınlaştı. Yezîd b. Muâviye, Abdülmelik b. Mervân, Yezîd b. Abdülmelik ve Velîd b. Yezîd gibi Emevî hükümdarlarının içki kullanmaları da bunda etkili oldu. Ömer b. Abdülazîz içkiyle mücadele etmiş, ancak tehammür etmemiş nebîzin içilmesine izin vermiştir. Abbâsî hükümdarlarından Hâdî-İlelhak, Emîn, Me’mûn, Mu‘tasım-Billâh, Vâsiḳ-Billâh ve Mütevekkil-Alellah içkiye düşkündü. Fakat İbn Haldûn’un da işaret ettiği üzere Hârûnürreşîd gibi bazıları hakkında söylenenler doğru değildir (el-Muḳaddime, s. 18). Mansûr ve Mühtedî-Billâh ise içkiyle mücadele etmişlerdir. Abbâsî dönemi İslâm devletlerinin hükümdarları arasında sarhoş olup akla gelmedik çılgınlıklar yapanlar bulunduğu gibi ilâç için bile içki kullanmayanlar vardı (Zeydân, V, 240-249).
İçkinin eski Türk kültüründe de önemli bir yeri olmuştur. Türkler şaraba süci, bor, çağır gibi adlar vermişlerdir. Bazı Türk topluluklarında geleneği halen devam eden, kısrak sütünden, “saba” denilen tulumlarda özel bir mayalama usulüyle yapılan kımız millî bir içki olarak telakki edilmektedir. Başkırdistan’da kımız bazı hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Türkler ayrıca ayranı uzun müddet tulumlarda bekleterek bir tür rakı (ayran arağası) üretmişlerdir. Daha çok Çinliler tarafından üretilen pirinç rakısını da biliyorlardı. Göktürkler ve Uygurlar’a ait kadeh tutan hükümdar veya insan tasvirleri, Arap geleneğinde olduğu gibi Türkler’in de içki kabına büyük bir önem verdiklerini göstermektedir. Ayak kelimesi hem “kadeh” hem “sürahi” anlamına geliyordu. “Çağırlıg ayak” (şarap bardağı), “altun ayak”, “kengeş ayak” (kurultay kadehi) vb. ifadeler Dede Korkut hikâyeleri gibi eski metinlerde geçmektedir. Türkler içki kadehi karşılığında ayrıca sağrak ve idiş kelimelerini de kullanırlardı.

34-) HÜKMÜ KALDIRILAN AYETLER DEĞİL ZEBUR TEVRAT İNCİLDİR


HÜKMÜ KALDIRILAN TEVRATTIR- İNCİLDİR Yahudilerin kızmalarına sebep şu ayetlerdir. AYET:(Nisa.160-161)”Yahudilerin zulümleri onların birçoğunu Allah yolundan alıkoymaları, nehy edilmelerine rağmen faiz almaları, halkın malını haksız yere yemeleri sebebiyledir ki. Biz kendilerine helal kılınan temiz ve güzel şeyleri onlara haram kıldık” Bu ayetten de açıkça anlaşılacağı gibi yukarıdaki (Nahl.101)in bahsettiği nesih Tevrat’la ilgilidir. İşte Yahudiler buna çok kızmışlar ve peygamberimize iftira atıyorsun demişlerdir. Kuran ayetleri arasında nesh edilmiş ayet vardır diye iddia edenlerin delil olarak kullandığı bir ayette şudur. AYET:(Ala.6-7)”Biz seni okutacağız da asla unutmayacaksın. Ancak Allah’ın dilediği müstesna.” Bu ayette bize Kuran-ı kerimde nesh ayet olduğunu göstermez. Çünkü Allah(cc) ve peygamberimiz(sav) arasında sadece vahiy yoktur. Ayetlerden başka bildirdiği hadisi kutsiler vardır. Kaldı ki diyelim ki unutturdu o zaman unutulan şey Kuranda nasıl olur. Bunu açıklayabilirler mi acaba. Şimdi Kuranda nesih ve mensuh ayetler vardır diyenlerin nasih ve mensuh olarak kabul ettiği ayetleri inceleyelim. Onlar içki hakkındaki son indirilen ayetin önceki iki ayeti nesh ettiğini iddia ediyorlar bakalım doğrumu söylüyorlar. İçki hakkında inen ilk ayet şudur. AYET: (Bakara.219”Sana şarap ve kumar hakkında soru sorarlar deki Her ikisinde de büyük bir günah(zarar) ve insanlar için bazı faydalar vardır. Ancak Her ikisinde de günahı(zarar) faydasından büyüktür.” Bu ayette içki içebilirsiniz hükmü var mıdır? Allah aşkına aksine günah ve zararlı olduğu bildirilmiyor mu? Bir şeyin az bir faydası olması onun günah ve zararlı olmasına engel değildir. Bir şeyin zararı faydasından çoksa o şey terkedilir. Haram kılınır. Haramların tamamında bazı faydalar vardır. Ancak bunların az bir faydası var diyerek helal mı? Kabul edeceğiz. Allah(cc) kuranı 23 senede peyderpey indirmesinin hikmetleri vardır. İslam’ın ilk yıllarında müminleri İslam’a ısındırmak için ilk inen ayetler itikat ve akaid inanç ve iman konusunda olmuştur. Bunun böyle olmasının elbette birçok sebebi vardır ancak iki sebep önemlidir. İslam’a yeni girmiş birine önce iman ve itikat öğretilmiş. İslam’a ısınmaları sağlanmıştır. Yeni Müslümana namaz kıl, oruç tut, zekat ver, içki içme demek doğru değildir. Nitekim haram ve helallerin ve ibadetlerin tamamı sonraları indirilmiştir. Yoksa ilk yıllardaki ayetler başka; sonraki yıllardaki ayetler başka değildir. Kaldı ki Allah(cc) AYET: (Bakara.285)”Allah hiç kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemez.” İçki hakkındaki ikinci ayete gelince AYET:(Nisa-43)”Ey iman edenler siz sarhoş iken de söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken de yolcu olan müstesna gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın”